Genellikle ergenlik dönemi hastalığı olan ve halk arasında sivilce olarak bilinen akne, günümüzde yetişkin insanlarda da ortaya çıkabiliyor. Kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülen yaygın bir deri hastalığı olan sivilceyi yanlış beslenme alışkanlıkları, yüze uygun olmayan ürünler, gözenekleri tıkayan ağır kapatıcı özellikteki makyaj ürünleri, stres ve mekanik travma (sivilceyi patlatmak, oynamak) tetikliyor. Sadece yüz bölgesinde çıktığı bilinen sivilce; omuz, sırt üst kısımları, göğüs gibi yağ bezlerinin yoğun olduğu bölgelerde de oluşabiliyor. Hormonal sebeplere de bağlı olabilen sivilce, kişiye özel uygulamalarla tedavi edilebiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Selma Salman, sivilcenin sebepleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Sivilceye yol açan faktörlerden uzak durun
Sivilceler cilt yüzeyinde kalıcı izlere neden olarak hastalar için önemli bir sosyal sıkıntı oluşturmaktadır. Sivilceler cildin yağ bezlerinin normalden fazla yağ (sebum) üretmesi, ölü hücrelerin atılamaması ile gözeneklerin tıkanması, p. acnes adı verilen bakterilerin çoğalması ve sonuçta oluşan yangısal olaylar nedeniyle görülmektedir. Sivilceler hakkında bilinçli olmak korunmada önemli bir yere sahiptir. Sivilce ile ilgili bilinmesi gerekenler şöyle sıralanmaktadır.
Sivilceler sadece ergenlik döneminde oluşmaz. Sivilcelerin %80-90’ı genellikle ergenlik döneminde çıkar. Bunun sebebi ergenlik dönemde hormonların etkisi ile artan yağ salınımıdır. Ancak erişkin sivilcesi dediğimiz ve 25 yaşından sonra da başlayan akne tipi de bulunmaktadır. Bu dönemde çıkan sivilceler kişilerde hormonal bozukluklar olabilir. Ayrıca sivilcelerin oluşmasında ailesel yatkınlığın da etkisi bulunmaktadır
Sivilceler vücudun her bölgesinde çıkabilir. Sivilceler genellikle yüzün özellikle alın, çene ve yanak bölgesinde çıkmaktadır. Özellikle çene bölgesine yoğunlaşan sivilcelerin hormonal olma ihtimali yüksektir. Bu hastalarda özellikle adet düzensizliği, tüylenmede artma varsa mutlaka hormon tetkiklerine bakılmalıdır. Bunun dışında alın, yanak, omuz sırt üst kısımlar ve göğüs gibi yağ bezlerinin yoğun olduğu bölgelerde de sivilce ortaya çıkmaktadır. Yüzde görülen aknelerin tedavisi sivilcenin şiddetine göre belirlenir. Hafif şiddetli ve siyah noktaların ön planda olduğu sivilce probleminde topikal retinoidler, benzoil peroksit, azeleik asit, salisilik asit gibi etken maddeleri içeren sürme tedaviler kullanılır. Orta şiddetli, iltihaplı sivilcelerden zengin akne probleminde sürme tedavilerin yanında ağızdan antibiyotik kullanımı da önerilir. Şiddetli, iz bırakan, derin-kist yapan ve diğer tedavilere cevap vermeyen sivilce probleminde ise ağızdan alınan A vitamini türevi bir ilaç tedavisi önerilir. Hormonal tedavi de altta yatan hormonal durum varlığında ya da hiperandrojenizm bulguları olan tüylenme artışı gibi ek bulgular varlığında kullanılmaktadır.
Sırt ve göğüs üstünde çıkan sivilcelere benzer tedaviler uygulanır. Ancak bu bölgede kıl kökü iltihabı dediğimiz sivilce benzeri döküntüler de çıkabilir. Sivilce ile karışabilen, genellikle ilaçlarla tetiklenen ve yüzden ziyade gövdede çıkan sivilce benzeri döküntüler başka bir hastalıktır. Doktorunuz dermatolojik muayene ile iki durumun ayrımını kolaylıkla yapabilmektedir. Bu bölgede çıkan sivilcelerde keseleme, yolma gibi mekanik travmadan kaçınılmalı, pamuk oranı yüksek terletmeyen hava aldıran rahat kıyafetler tercih edilmelidir.
Sivilce tedavisinin yarıda bırakılması hastalığın tekrarlanmasına neden olur. Sivilceler tedavi sonrası yeniden nüks edebilir. Bu durumun çoğunlukla sebebi tedavinin erken kesilmesidir. Bununla birlikte tedavi bitiminden sonra cilt bakımına dikkat edilmemesi, hormonal problemlerin varlığı başka sebeplerdir.
Sivilceler antibiyotikle tedavi edilebiliyor. Sivilcelerin tedavileri hastaya göre planlanmaktadır. Bu nedenle bazı akne hastalarına antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır. Orta şiddette ve iltihaplı sivilcelerin baskın olduğu akne probleminde sürme tedavilerin yanında ağızdan antibiyotik tedavisi de verilmektedir. Antibiyotik direnci gelişmesini önlemek için ağızdan alınan antibiyotikler tedavide tek başına değil sürme tedaviler ile kombine edilerek uygulanır.
Sağlıksız beslenme sivilce riskini artırır. Fast food tarzı beslenme, süt ve yüksek glisemik indeksli beslenme tarzı sivilce riskini tetiklemektedir. Az yağlı, sebze ağırlıklı Akdeniz tipi beslenme sivilce riskini azaltır.
Sivilce alerjik bir hastalık değil. Sivilceler alerjik bir hastalık değildir. Bu nedenle hastalara herhangi bir alerji testi önerilmez.
Cilt bakımı sivilce riskini azaltır. Akneye yatkın kişiler sabah akşam jel formunda bir yıkama ürünü ile yüzü yıkanmalı, gözenekleri sıkılaştırmak ve kalan kiri temizlemek için toniklemeli ve son olarak akne karşıtı etken maddeler içeren su bazlı bir krem ile yüzü nemlendirilmelidir. Yüze sert kese yapılmamalıdır. Sert peeling yapan ürünler haftada 1-2 seferden fazla kullanılmamalıdır.
Tedavisi aksatılan sivilceler yüzde izlere neden olabilir. Sivilce izleri deri ile aynı seviyede ya da çukur izler şeklinde olabilir. Deri ile aynı seviyede olan izler için derinin üst tabakasının soyulması şeklinde olan kimyasal peeling, enzim peeling, karbon peeling gibi dermokozmetik işlemler yeterli iken; çukur izlerde cilt atında kolajen üretimini tetikleyen Altın İğneli Radyofrekans, Dermapen, PRP uygulaması, Mezoterapi, Fraksiyonel lazer gibi tedaviler önerilmektedir.
Gizemi henüz çözülemeyen uyku konusunda son yıllarda çok sayıda araştırma yapılıyor. Araştırmalarda uyku sorunu toplumda % 20-40 arasında görülüyor. Geceleri 5 saatten daha az uyuyan 50 yaş üstü kişilerde kronik sağlık sorunlarının ortaya çıkma riski giderek artıyor. Uyku yoksunluğunun beyin, kalp-damar, mide-bağırsak, endokrin ve bağışıklık sistemleri üzerinde zamanla olumsuz etkileri...
Çocuklarda, özellikle hızlı büyüme dönemlerinde omurgada eğrilikler yaşanabiliyor. Bu dönemlerde çocukların omuzları arasındaki dengesizlik, kürek kemikleri ve karın bölgesindeki asimetriler skolyozun ilk belirtileri olabiliyor. Zayıf çocuklarda skolyoz daha rahat fark edilebilirken kilolu çocuklarda bu belirtiler gözden kaçabiliyor. Aşırı kilolu çocuklarda karın bölgesinde kilodan kaynaklanan boğumlar arasında asimetri olup olmadığının kontrol...
Bahar aylarında artış gösteren ve halk arasında saman nezlesi olarak bilinen alerjik rinit sorunu; polenler, ev tozu akarları ve hayvan tüyü kepeği gibi alerjenlerin vücudun bağışıklık sistemini etkilemesiyle ortaya çıkıyor. Başta astım hastaları ve sigara kullanan bireyler olmak üzere her yaştan insanda görülebilen alerjik rinit, halsizlik, boğaz ağrısı, hapşırma, burunda...
Huzursuz bacak sendromunun her yaşta görülebildiğini, genellikle akşam saatlerinde ve gece uyku öncesinde şiddetlenen bir huzursuzluk hissi ile geldiğini anlatan uzmanlar, gece saatlerinde bacaklarda meydana gelen bu huzursuzluk ve hareket ihtiyacının, kişinin uykuya dalmakta zorlanmasına neden olabildiğini söylüyor. Özellikle demir eksikliği ve tiroid fonksiyon bozukluğu gibi metabolik nedenlerin yanı sıra...
Son yıllarda çocukluk çağında astım, egzama ve besin alerjileri gibi kronik hastalıkların görülme sıklığı arttı. Bu artıştan çevresel etmenler, modern yaşam tarzı ve beslenmedeki değişiklikler sorumlu tutuluyor. Hazır ve işlenmiş besinlerin yüksek oranda tüketimine dayanan Batı tipi beslenme modelinin çocuklarda astım sıklığını artırdığını belirten Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji...
Sünnet; tıbben yapılması her zaman zorunlu olmasa da, başta idrar yolu enfeksiyonunu azaltmasıyla birlikte birçok faydası olan cerrahi bir işlemdir. Sünnetsiz erkek çocuklarında, sünnetli olanlara göre 10 kat daha fazla idrar yolu enfeksiyonu görülmektedir. Sosyal olarak yarıyıl tatilleri çocuklar için uygun bir sünnet dönemidir, havaların soğukluğundan dolayı ev dışında etkinlik kısıtlıdır....