logo

Uyuz vakalarında artış var, gözlerimizi nasıl korumalıyız?

Uyuz vakalarında artış var, gözlerimizi nasıl korumalıyız?

Türk Oftalmoloji Derneği, son birkaç ayda cilt hastalığı olan uyuz vakalarında artış yaşandığını, hemen tedavi edilmemesi halinde göz ve kafa çevresinde etkili olan Norveç Uyuzu (kabuklu uyuz) türüne çevirmesinin mümkün olduğunu açıkladı. 

Türk Oftalmoloji Derneği Oküler Enfeksiyonlar Birimi Başkanı Prof. Dr. Halit Oğuz, uyuz hastalığında vakalarda artış yaşandığını söyleyerek, vatandaşlara alması gereken tedbirlerle ilgili önemli uyarılarda bulundu.

Türkiye’deki göz doktorlarının temsilcisi Türk Oftalmoloji Derneği, bir cilt hastalığı olan uyuz vakalarında artış yaşandığına dikkat çekerek göz sağlığının olumsuz yönde etkilenmemesi için önemli uyarılarda bulundu. Türk Oftalmoloji Derneği Oküler Enfeksiyonlar Birimi Başkanı Prof. Dr. Halit Oğuz, uyuz hastalığının sekiz bacaklı akarların sebep olduğu çok bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığı olduğunu ve uyuz akarlarının dişilerinin derinin dış tabakalarına yumurtalarını bırakarak deride alerjik reaksiyona, yoğun kaşıntıya ve döküntüye sebep olduğunu belirtti. 

Norveç ya da kabuklu uyuza dikkat

Prof. Dr. Halit Oğuz, “Uyuz kişinin genel sağlık durumu için ciddi tehlike oluşturmasa da hayat kalitesini düşürüyor. Bağışıklık sistemi zayıf, HIV enfeksiyonlu, lenfomalı hastalarda ve bazı yaşlı kişilerde daha bulaşıcı olan ve daha ağır seyreden bir tür olan ‘Kabuklu Uyuz’ veya ‘Norveç Uyuzu’ adı verilen türler gelişebilir. Normalde uyuz belirtilerinin kafada ve göz çevresinde görülmesi beklenmezken hastalığın bu türüne yakalananlarda ender de olsa bu bölgelerde tutulum izlenebilir. Hastalık erken teşhis edilip uygun tedavi başlanmazsa yüzde, göz kapaklarının iç ve dış yüzeyinde ve hatta göz küresini kaplayan konjonktiva tabakasında kabuklu, sarımtırak, yama şeklinde lezyonlar görülebilir. Ciddi vakalarda dahi hastalık doğru ilaçlar ve tedavi planlamasıyla iyileşir.” dedi

Uyuz belirtileri neler?

Uyuzun en önemli belirtisi şiddetli gece kaşıntısı olduğuna vurgu yapan Dr. Oğuz, şöyle devam etti: “Kaşıntı kişinin yatağa girip vücut ısısının yükselmesiyle artar, uykudan uyandıracak kadar şiddetli olabilir. Gündüzleri kaşıntı hafifler. Hastalıkta ayrıca sivilce benzeri döküntüler, kızarıklıklar, kabuklu kabarcıklar ve sürekli kaşımadan kaynaklı yaralar görülebilir. Hastalığın belirti ve bulguları sıklıkla el parmaklarının araları, el bilek iç yüzü, koltuk altları, dirsekler, meme uçları, kasıklar ve ayaklarda görülür. Parmaklar arasında dalgalı kirli bir çizgi halinde görülen, uyuz akarının içinde yaşadığı, gri beyaz renkli 1-10 mm uzunluğundaki tüneller hastalığın en belirgin bulgularından biridir. Bu semptomlarla karşılaşıldığında en kısa zamanda sağlık kuruluşlarına başvurulmalıdır.   

Uyuz için alınacak önlemler neler?

Uyuz tedavisinde permetrin ve ivermektin gibi ilaçlar kullanılır. Hekimin önerdiği şekilde, dozda ve sürede ilaçlar kullanılmalıdır. Uyuzun önlenmesi ve kontrolü için belirtilerinin hemen başlamayacağı göz önünde bulundurulup semptomları olup olmamasına bakılmaksızın hastayla birlikte, özellikle hastayla aynı yaşam ortamını paylaşanların, hastayla uzun süreli ve direkt teması olanlar da aynı anda tedavi edilmelidir. Tedavi başlandığında kaşıntı 2-4 hafta daha devam edebilir. Uyuz hastalığının yayılmasının önlenmesi için hasta ve hastayla birlikte yaşayan kişilerin giysi, çarşaf, havlu gibi kişisel eşyaları en az 60°de yıkanmalı ve ütülenmelidir. Yatak takımları birkaç gün havalandırılmalı, yıkanamayacak eşyalar ağzı bağlı bir poşette en az üç gün saklanmalıdır.

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ